MENU |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
gitme, ey gerdanlığı inci ve mercan olan
ölümlü vakitlerde hayatıma can olan
mâsivâ denizinde kalanların feneri
ayrılığı intihar, aşkı imtihan olan
ikramındır ne varsa sızlatan yüreğimi
ey alevde kaybolup, sularda nihân olan
gömülmüşüm küflenen kuşkular toprağına
düşmüşüm çıbanların, çıyanların çağına
ey yolunu kaybeden yolculara han olan
ısırgan bir mendile akıyor gözyaşlarım
kadehimde ıztırâb, damarımda kan olan
boynumda kelepçeli bakışların urganı
üzerimde acılar kumaşının yorganı
gitme, ey mutluluğun tahtında hâkan olan
zülfünden yıldızları salarak gökyüzüne
ışıksız bir ülkenin sabahında tan olan
al götür senin için ağlayan serçeleri
hasretinle eriyip kuruyan pençeleri
kahramanlara gurbet, şaire vatan olan
şahdamarımda solar nergisleri sevincin
ruhumdur, köşelerde dağılıp vîran olan
gitme; çözmek üzredir son düğmeyi güvercin
bazan muştu çiçeği, bazan da hüsran olan
ya başucumda cellât, tenhâda bekleyen cin
ya da şâhikalarda katıksız hicran olan
mehtãbında büyüyen karanfilleri yakıp
ben miyim yeryüzünde sadece üryân olan
ben miyim terkedilen, ben miyim ziyân olan
ülkemi leyl ü nehâr yangınlarda bırakıp
gitme ey ipek yüzlü, gitme ey insan olan
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|